Paris, ruhumun ahengini yakalayan bir şehir. Sokaklarından tarih taşan, hareketli ama koşuşturmayan, kibar insanlarla dolu, kafelerine oturup kahve içtiğinizde zamanı durduran bir şehir. Metrolarında sokak müzisyenlerinin akordeon balatları çaldığı, kadınları çekici, yemekleri güzel, atmosferi şahane şehir! Müzik demişken lütfen aşağıya tık tık!
Paris kuşkusuz tam bir aşk şehri. İşte bu sebepledir ki eşim benimle tanışmadan önce gittiğinde Fransızları ukala bulurken, benimle gittiği vakit şehre bayılmıştı. (Şekil A bir kadının erkeğin hayatı üzerine etkisi :))
Ben bu güzel şehri kısa kısa da olsa 2 kez ziyaret ettim. Eşimle olan ilk ziyaretim , yanımda kocacım, arka planda şu anda çalan müzik , elimde kahvem ve önümde kruvasanım ile şehre aşık olmama yetmişti bile. Devamında gelen peynir şarap seansları ile Paris ile olan ilişkimiz çoktan başlamıştı! :) Eiffel kulesinin gece gözümü alan ışıklarını ilk gördüğümde çığlık atıp eşime takılmıştım, bu kadar güzel olduğunu biliyordun ve beni daha önce niye getirmedin diye!
İlk ziyaretimizi tadı damağımızda kalan bir tereyağlı kruvasan ile noktaladık. Belkide bir daha hiç bulamayacağımız bir sokaktaki pastaneden aldığımız ve bölüştüğümüz 1 kruvasanı aylarca andık! (Kruvasan eşimin tercihiydi, ben melange li bir pasta almıştım ve kruvasanın yanında esamesi bile okunmamıştı :))
2. ziyaretim kongre öncesi bölümden arkadaşlarımlaydı. Kızlar bir araya gelince ne yapar? Dedikodudan sonraki seçenekten bahsediyorum , evetttt alışveriş! :)
Chaps elysees 'in dükkanlarını talan ettiğimiz, kendimize cicibiciler aldığımız bu ziyarette ise nasıl olur da bir önceki ziyaretimizde kaçırdığıma akıl sır erdiremediğim Laduree'yi keşfettim! Laduree oldukça ünlü, önünde Louis Vuitton'unkinden bile çok sıra olan bir dükkan. Kesinlikle makaronları ile ünlü, ömrü hayatınızda bir gün mutlaka gidip yerinde denemelisiniz.
Paris'in nereleri ünlü nereleri ziyaret edebileceğiniz ile ilgili bir yazı olmayacak bu, onlar başka bloglarda:). Bana göre her insan bir şehrin başka bir özelliğine bağlanır bu sebeple şu restoranda yemek yiyin, şu müzeyi gezin demeyeceğim.
Paris sonsuz bir kaynak.Gidin mutlaka gidin! Ve ruhunuzun hangi kısmına hitap ediyorsa bu şehir, zulalayın zulalayabildiğiniz kadar, Pariste herkese yetecek kadar aşk, huzur, müzik, yemek, kahve, dostluk, mutluluk var!
Audrey Hepburn'ün de dediği gibi " Paris is always a good idea!"